ALi ve Eda RepLigi
ALİ: N’aber Eda?
EDA: Sana ne?
ALİ: Haydaa! Niye üçüncü kişilerin yanında seninle konuşamıyoruz? Onlardan utanmana gerek yok ki!
EDA: Onlardan utanan yok ki!
ALİ: Öyleyse, beni aşağılayarak onlara hava mı atıyorsun?
EDA: Ne diyosun oğlum sen ya?
ALİ:
Evet, evet, haklıymışım. Hava atıyorsun. Ama ben buna da razıyım! Beni
paspas edip çiğnemek istiyorsan, durma devam et! Hadi aşağıla beni!
Paspas gibi çiğne beni! Onlar da “bravo kıza” desinler, “nasıl da
façasını indirdi çocuğun!!” Seni mutlu edecekse, senin uğruna rezil
olmak bile kabulüm.
İREM: Eda, benim Sanem’le bi şey konuşmam gerek. Biraz sonra döneriz, burada bekle olur mu?
Sanem’le İrem kalkarlar.
EDA: (Arkadaşlarına itiraz eder.) Hayır, ya, ne alaka?!
SANEM: Valla bi işimiz var. Sen bekle lütfen!
ALİ: Arkadaşların, çok harbi kızlarmış. (İrem ile Sanem’e) İkinize de teşekkür ederim. Halden anlıyorsunuz.
Sanem ile İrem imalı bakışlarla gülümseyerek uzaklaşır. Ali, Eda’nın yanına oturur.
ALİ: N’aber Eda?
EDA: Beni arkadaşlarıma ne hakla rezil edersin?
ALİ: Nasıl yani?! Rezil olan ben değil miydim?
EDA: Seninle nasıl bir ilişkimiz olabilir ki?
ALİ: Pazarlığa mı başlıyoruz?
EDA: Çok gıcıksın!
ALİ: Seninle her şeye varım.
EDA: Senin her şey dediğin, ne ki! Bana ne verebilirsin ki?
ALİ: Evet, yanılmamışım. Pazarlığa başladık. Pekâlâ, benim yalnızca iki şartım var, Eda!
EDA: Şart mı? Ay bi de şartların mı var? Neymiş onlar?
ALİ: Bir: Bana ne istersen, ne kadar istersen o kadarını verebilirsin. İki: Benden ne istersen, ne kadar istersen alabilirsin.
EDA: Hıh! Senden ne isteyebilirim ki?
ALİ:
Gencim, yakışıklıyım, tutku doluyum. Sen isteyince yapamıycağım şey
yok. Senin yanında kendimi öylesine enerji dolu hissediyorum ki, hani
bir sıçrayışta yıldızlara varabilirim, sana vermek için gökteki
yıldızları toplayabilirim.
EDA: Yani yıldızlar ağaçtan meyve toplanır gibi, toplanabilir mi sanıyorsun? Astronomiden kaç almıştın sen?
ALİ:
Senin yanında kendimi ne kadar güçlü hissettiğimi anlatmaya
çalışıyorum, Eda! Ne olur anlamaya çalış beni, espri yapmıyorum, sana
yalan söylemiyorum, yalnızca hissettiklerimi aktarıyorum.
EDA:
Kabul: Eğlenceli bir herifsin. Bu abuk sabuk lafların nedense hoşuma
gidiyor. Senin yanında sıkılmıyorum. Ama kendin de söylemiştin:
Serserinin tekisin. Gelecek vaat etmiyorsun. Seninle bi sonumuz olamaz
ki.
ALİ: Başlamadan bilemezsin bunu! Sen istersen değişirim.
Gerçi sen beni böyle beğeniyorsun ama, eğer bana “değiş!” dersen, kim
istersen o olurum. Sen istersen yapamıycağım bir şey düşünemiyorum.
EDA: (Alaycı) Evet, haklısın, bir sıçrayışta yıldızlara bile varabildiğine göre, senden korkulur.
Zil çalar. Eda ve Ali kalkıp, okul binasına girmekte olan öğrencilerin
arasına karışırlar. Ali, dershaneye giderken bile hâlâ Eda’ya dil
dökmektedir.